BAŞKANIN MESAJI

Kıssadan Hisse


Baskanin Mesaji

     Nasreddin Hoca bir gün eşeğine biner, pazara doğru yola çıkar. Oğlu da eşeğin yularından tutmuş çekiyor. Az ilerleyince, bir grup insanla karşılaşırlar.      Hoca topluluğa selam verir. Adamlar selamı alır almaz başlarlar dedikoduya:
     -İnsafsız adam! Kendisi eşeğe binmiş, küçücük çocuğu yürütüyor. Zavallı çocuk nasıl yürüsün? 
     Söylenenleri duyan Hoca eşekten iner, oğlunu bindirir. Kendisi çeker eşeğin yularını. Biraz ileride bir grup insan sohbet halindedirler. Yaklaşınca selam verir Hoca hürmetle. Birkaç adım atmadan onlar da başlarlar dedikoduya:
     -Zamane sıpası n’olacak! Kendisi eşeğe binmiş, utanmadan yaşlı başlı babasını yürütüyor.
     Sözler kulağına kadar gelen Hoca durur düşünür. Bu sefer kendisi de biner eşeğe. “Herhâlde şimdi oldu” der mırıltıyla. O sırada karşılaştıkları birkaç adama da selam verir. Adamlar selamı alırlar almasına ama, durmaz peşinden çeneleri:
     -Yahu şu insanlarda hiç insaf merhamet yok. Hayvan da can taşıyor. Zavallı eşek nasıl çeksin iki kişiyi birden?
     Artık akla uygun bir tek seçenek kalmıştır. İnerler baba oğul eşekten, başlarlar eşeğin yanında yürümeye. 
     Memlekette adam mı yok? Karşılaşırlar yine bir toplulukla ve selamlaşırlar muhabbetle. Bu seferki topluluk basar kahkahayı:
     -Enayilere bak! Eşek bomboş; hiç birisi binmemiş.
     Kafası iyice karışan Hoca, sarığının altından sokar parmaklarını, şaşkın ve düşünceli kaşır kafasını. Sinirli sinirli parlar gözleri. 
     Yatırır eşeği yere. Bağlar dört ayağını sıkıca birbirine. Oracıktan kaptığı gibi uzun bir sırığı, sokar ayakları arasından eşeğin. 
     Sonra seslenir oğluna:
     -Tut oğlum ucundan. Kaldır. Haydi hooooop! 
     Alırlar sırtlarına eşeği ve öylece revan olurlar yola.

 

Niye anlattık bu fıkrayı?

 

     Bir uygulama yapıyoruz. Tartarak, düşünerek, ölçerek, biçerek. Lakin birileri rahatsız oluyor. Olacak. Kaçınılmaz bu. Başka çaresi yok. Bir hizmet isteniyorsa rahatsızlık olacak. İlaç alıyorsunuz doktor tavsiyesi ile. Hastalığınız iyileşiyor ama yan tesirlerini beraberinde getiriyor. Başınız dönüyor. Elleriniz titriyor. Halsiz düşüyorsunuz vs.

 

     Yürüme yolu yaptık. Yol üzerinde üç yere kondisyon aletleri koyduk. Çok kimse memnun. Ama sabahın erken saatinde aletlerde çalışırken çıkarılan seslerden, o bölgedeki alt dairelerde oturan komşular rahatsız oldu. Haklılar tabiî ki. Kaldırırp çocuk oyun grupları yanına yerleştiriyoruz. Çocuklar oynar bununla denmeye başlandı. Spor sahası etrafında da var aynı aletlerden. Ordan niye rahatsız olmuyoruz.

 

     Birde şu anlayışlar var: Ben istemiyorum, kaldırın bunu. Ben rahatsızım polise bildirin. Yakalayıp cezasını verin. Toplayıp atın. Koymayın içeri. Çocuğum dışarı çıkmış neden müsaade ettiniz? Borcumu bir gün geciktirdim diye elektriğimi kesmişler bana neden haber vermediniz? Kapıma yabancı biri geldi neden aldınız içeri? Kablolu TV izleyemiyorum haber verin gelip baksınlar. Kombi arızalı gelip tamir edin!!!

 

     Evet sizin ödediğiniz aidatlar ile maaşımızı alıyoruz. Bu toplanan aidatlardan yaklaşık 60 aile sebepleniyor. Bunun karşılığında en güzel hizmeti vermekle mükellefiz, bütün samimiyetimiz ve gayretimizle çalışıyoruz. Ama, aidat ödüyorsunuz diye, her istediğimi yapacaksınız mantığı pek de insaflı olmasa gerek.

 

"Hepinize sağlıklı ve huzurlu günler temenni ediyorum."

 

 

01.05.2012

İhlas Marmara Evleri 2.Kısım Site Yön.Kurulu Başkanı
Muzaffer İŞCAN

DİĞER YAZILAR